2001 yılında Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi. 2002 yılında stajyer olarak başladığı savcılık mesleğini, Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) tarafından Anayasal hakları yok sayılarak ihraç edildiği 16 Temmuz 2016 tarihine kadar başarıyla sürdürdü. 2005 yılında Gazi Üniversitesinde yüksek lisans öğrenimini, 2016 yılında Ankara Üniversitesinde doktora öğrenimini tamamladı. 2011-2014 yılları arasında HSK'da Dış İlişkiler Uzmanı olarak çalıştı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde 2013 yılında 6 ay süreyle staj yaptı. Avrupa Konseyi Savcılar Danışma Konseyi (CCPE) çalışma gruplarında Türkiye'yi temsilen yer aldı. Ceza hukuku alanında yazmış olduğu makaleleri çeşitli akademik dergilerde yayınlandı.
Kitapta anlatılan Türk yargısının bir yok etme aygıtına dönüşümünü 2012-2016 arasında yakinen gözlemledi, 15 Temmuz sonrasında siyasallaşmış yargının faaliyetlerinin hem tanığı ve hem de mağduru oldu.
2019 yılında www.hukukpenceresi.com isimli internet sitesini kurdu, editörlüğünü yapmaya başladı. Volunteer Jurists- Gönüllü Hukukçular (www.volunteerjurists.org) ve Cross Border Jurists- Sınır Aşan Hukukçular (www.crossborderjurists.org) derneklerinin kurulumunda görev aldı; derneklerin temel hak ve özgürlükler bağlamındaki çalışmalarına aktif olarak destek veriyor.
Evli ve iki çocuk babasıdır. İyi derecede İngilizce ve orta seviyede Almanca bilmektedir.
2002 yılında Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu. 2003 yılında Hâkim Adaylığı stajına başladı. 2005-2016 yılları arasında Cumhuriyet Savcısı olarak görev yaptı. 2011-2014 yılları arasında 3 yıllığına Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünde Tetkik Hâkimi olarak çalıştı. Yüksek Lisans Tezini "Türkiye'de Yargı Bağımsızlığı ve Hâkimin Tarafsızlığı" konusunda yazdı. Penoloji, cezaevleri, insan hakları, çocuk hakları üzerine çalışmalar yapmakta, makaleler yazmaktadır. Cross Border Jurists- Sınır Aşan Hukukçular (www.crossborderjurists.org) derneğinin kurulumunda yer aldı ve çalışmalarına aktif olarak destek veriyor.
After the big bribery and corruption operations on 17 and 25 December 2013, involving the names of some ministers and their children, the political power blamed the Gülen Movement for these operations, which it described as a "coup" against the government. After the 17-25 December operations, the political power declared the Gülen Movement, which was previously accepted as a non-governmental organization in the form of the "Gülen Community, Community, Hizmet Movement" for many years and supported its activities, as an enemy labeling it as "parallel structure".
After 17-25 December 2013, Prime Minister (President after 10 August 2014) Recep Tayyip Erdoğan and AKP Government's greatest aim and goal, both at home and abroad, was to end the Gülen Movement. Erdoğan declared this goal as the "War of independence" and said that the members of the Gülen Movement will "pay a price from A to Z" and "will hold them accountable". In order to achieve this goal, he first wanted to have the Gülen Movement recognized and declared as a terrorist organization. Erdogan's biggest weapon in this regard would be the "judiciary", which he attached to the executive power through legislative changes and political pressures.
This book does not show how the independence and impartiality of the judiciary should be, but how it should not be. Or?" It can be said that it answers the question "What shape would it take in the 21st century if the medieval Inquisition's judicial system had continued. We hope that one day these lands will find law and justice.
Título : The Turkish Judiciary as a Weapon of Genocide
EAN : 9781005891008
Editorial : RohNordic
El libro electrónico The Turkish Judiciary as a Weapon of Genocide está en formato ePub
¿Quieres leer en un eReader de otra marca? Sigue nuestra guía.
Puede que no esté disponible para la venta en tu país, sino sólo para la venta desde una cuenta en Francia.
Si la redirección no se produce automáticamente, haz clic en este enlace.
Conectarme
Mi cuenta